M. Melis Basmacı DMAD için yazıyor… 19/12/2020
Deniz Memelileri Araştırma derneği dalında son derece başarılı ve deniz biyolojisi ile onun korunması adına çalışan başarılı bir sosyal toplum kuruluşu. Bu derneğin hayatımdaki diğer bir önemi ise, kurucusunun ve bilimsel direktörünün eski arkadaşım Dr. Aylin Akkaya olması…
Dr. Akkaya, geçtiğimiz süre zarfında her ne kadar dünyanın çeşitli yerlerinde bir çok yunus gözlemi gerçekleştirmiş olsa da, bu gözlemin beraber gerçekleştirdiğimiz ilk gözlem olması nedeni ile heyecanım bir başkaydı.
Sabah 8 gibi Rose Heights adıyla bilinen Radovici, Tivat’ daki gözlem alanına varıp ekipmanlarımızı hazırladık. Gözlem istasyonu için gereken her şey bizimle idi; açık ve güneşli bir hava, durgun ve çarşaf gibi mavi bir deniz, alabildiğine geniş, berrak, panoramik bir manzara ve hassas ayar gerektiren bir teodolit ile veri dosyamız.
Önce sağımızda bulunan 4 adet kadar durağan haldeki teknenin koordinatlarını sisteme yükleyerek işe başladık. Daha sonra, görüş alanımıza zaman zaman giren yüksek ve düşük hızlı diğer deniz taşıtlarını kayıt ettik. Kısa bir sürenin ardından, Aylin sol tarafımızda kalan Herceg Novi açıklarına doğru ilerlemekte olan bir yunus sürüsünü fark etti. Hemen büyük bir telaş ve mutlulukla yunusların bulunduğu alanın koordinatlarını ve ne yöne doğru gittiklerini kayıt etmeye başladık. Yunus sürüsü toplamda 4 adet bireyden oluşan ve avlanma davranışı gösteren bir yapıdaydı. Bir süre yol aldıktan sonra, 300 metre kadar ileride, sürünün diğer kalan dört elemanı ile buluştular. Bu buluşma anı ile gözlem daha da heyecanlı bir hal almıştı ki, o sırada sağ ve sol yönlerden sürünün üzerine doğru gelmekte olan sürat tekneleri, sürünün yüzeye çıkmamak üzere birden suya dalmalarına neden oldu.
Bir süre daha geri gelmeyen yunus sürüsünü bekledikten sonra, toplanmaya ve gözlemi sonlandırmaya karar verdik. Uzun süre güneşin altında ufuk çizgisine bakmaktan başı dönen Aylin, oturduğu yerden kalkarken, yeri sabitlenmiş olan teodolite çarptı. Şans da o ki, tam o sırada, kaybolan sürü yeniden suyun yüzeyinde belirdi. Bu sefer sıklıkla yüzeyde görünen sürüdeki beslenme davranışı gösteren dört birey, en az 500 metre uzaklarındaki balıkçı teknesine aldırış etmeden, avlanmalarına devam ettiler.
Saat artık 12’ ye geliyorken sürü bir kez daha gözden kaybolmuştu ama varlıklarını hala hissedebiliyorduk. Yaklaşık dört saattir 180 derecelik bir alanı gözlerimizle taramaktan yorgun düşmüş bir halde, bu kara gözlemini sonladırmaya ve Aylin’ in oğlu Doğa ile buluşmak için sahile gitmeye karar vererek, tüm ekipmanlarımızı toplayıp, gözlem alanını temizledik.
Yorulmuştum. Eski bir dost ile eski bir hikayeye tanık olmanın deneyimini düşünüyordum, insanlar ve doğa arasındaki amansız dengenin kendini nasıl dengelediğini… Ya da dengeleyemediğini…