
Akdeniz’in göz ardı edilen çocuğu, Doğunun engin maviliği ile kucaklaşmamızın dördüncü günündeyiz. Günün ilk ışıklarıyla Marmaris’ten derin denizler seferimize açılırken yol boyunca bize taze bahar meltemleri eşlik etti. Nihayetinde, uluslararası sulara vardığımızda güneş batmak üzereydi. Ne yazık ki, ne kadar uzağa gidersek gidelim, insanın ayak izinden ve yarattığı etkiden kaçmak mümkün olmuyor. Deniz yüzeyde son derece sakin ve pürüzsüz görünse de, sualtı dayanılmaz bir sonar sesiyle adeta çalkanıyordu Bu duraksız ve amansız ses oldukça bizim derin denizlerin devlerini ne duyabilmemiz ne de görebilmemiz mümkündü.
Derken, beklenmeyen oldu ve onları duyabilmeyi başardık. İşte oradaydı, Kaşalotlar! Fırtınaya yakalanana kadar üç saat boyunca onları takip ettik lakin nihayetinde rotamızı doğuya çevirip geri dönmek zorunda kaldık. Üstelik henüz görsel bir temas sağlayamamıştık bile. Dönüş Yolu boyunca bize balık bulma umudu ile eşlik eden bir kaç yunus ve yelkovandan başka yalnızlığımıza ortak olan çıkmadı.
Bugün, uzun balinaların en son gördüğünü yere varıyoruz. Bize şans dileyin, umalım ki bu sefer onları bir araştırmacının gözünden belgeleyebilme fırsatımız olsun.